Cuma, Şubat 12, 2010

En büyük küfür




İbrahim Altınsay/Radikal
Mancester United kulübü bir şirket ve sahibi de Glazer ailesi... Borç onların, sorumluluk onların. Sıkı denetim altındalar.
Beşiktaş’ta ise hiç ihtiyaç olmadığı halde kulüp 2004’ten bu yana aşırı ölçüde borçlandırılmış. Gelecekteki gelirleri çarçur edilmiş. Bütün bunlarla yönetimin yanlış uygulamaları finanse edilmiş.

Harcayan Başkan, borç kulübün.
Yönetimin yetkisi sonsuz, sorumluluğu ‘Sıfır’. İlgili yetkili kurumlar da görevlerini yerine getirip hesap sormuyor. Sonra Başkan’ın babası, “Başkan alacağını niye hibe etsin, Türkiye’de kimse kimseye günahını vermiyor” diyebiliyor.
Burada babalar, orada oğullar... Glazer’ın oğlu da bir internet sitesinde, yeşil-sarı kaşkol takanlara “Ahmaklar” demişti. Ne var ki Manchester United’da taraftarın protestosu zaman zaman belden aşağı inse de kimse çıkıp, “Küfüre izin veremem, tribünleri temizleyeceğim” diye polisliğe soyunmuyor. “Dışarı” lafını küfürden saymıyor.
Biz de ise herhalde Türkçe epey değişti. Baksanıza Beşiktaş Başkanı’na göre en büyük küfür “Yeter” sözcüğü... Zaten kendisinin küfürle bir garip ilişkisi var. Beşiktaş Başkanı olarak alenen küfür ettiği görüntülerle sabit. Üstelik kendisine en ağır hakaretleri yapanları yönetim kurulu üyelikleriyle ve yüksek maaşlı profesyonel yöneticilikle ödüllendirdi.
Demirören bir istisna değil. Genellikle kulüp yöneticilerinin küfürle hastalıklı bir ilişkisi var. Kendileri bol bol küfürlü konuşurlar. Kadını aşağılayan cinsiyetçi futbol kültürüne ses çıkarmazlar, hatta bu kültürü sürekli körüklerler. Kendi beceriksizliklerini kapatmak için rakip takım ve taraftarı kışkırtıcı, küçümsemeyici laflar ederler... Sonra taraftarın protestosu kendilerine dokunduğunda ahlak zabıtası havalarında küfüre karşı çıkarlar. Protestoları küfüre bağlayıp “Küfürle gitmem” diye pişkinliklerine kılıf ararlar.
Her şey bir yana bir kulübü büyük yapan iki büyük güç var: Tarihi ve taraftarı... Milyarlar dökseniz bunları yaratmazsınız... Beşiktaş’ın koca koca Yönetim Kurulu Başkanı, Divan Kurulu Başkanı, vesaire başkanı falan var. Ama hepsi, 13 Ocak 1910’da Beşiktaş’ın ilk tescil edilen spor kulübü olduğunu atladı. Kongre hesapları içinde bu çok önemli yüzüncü yılı unuttu. Tarihini unutanların o kulübü temsil etmeye hakkı yok.
Gelelim taraftara... Taraftarın kulübü üzerindeki söz hakkını kullanmasını engellerseniz meşruiyetinizi kaybedersiniz. United taraftarı “Glazer Out”, Beşiktaş taraftarı “Yeter” protestolarıyla aslında kulüp içi demokrasi kavgası veriyor bir yandan... Sonra çıkıp Beşiktaş Yönetim Kurulu sözcüsü, “Yeter sloganlarını tribün mizahının parçası sayıyor, gülüyoruz” diyor.
Vallahi biz buna değil ama 6 milyon dolar değer biçildikten sonra uyduruk ‘çürük raporu’ ile sözleşmesi askıya alınmaya çalışılan ‘Delgado Olayı’na gülüyoruz. Oynamasın diye bir futbolcuya ilk altı ay için 1.2 milyon avro, ikinci altı ay için de 1.2 milyon avro veriliyor. Herhalde böyle bir şey futbol tarihinde ilk kez oluyor...
Gülüyoruz ağlanacak halimize....

Hiç yorum yok: