Perşembe, Aralık 03, 2009

Beşiktaşlılık Moda Oluyor



Oray Eğin'den
Beşiktaşlılık moda oluyorMustafa Denizli'nin Türk futboluna en büyük katkılarından biri nereye adım atsa orayı bir cazibe merkezi haline getirmesi. Geçen sene Beyaz Türkler'in futbolun geleceğine dair tek umuduydu Denizli'nin Beşiktaş'ı. Anadolu'nun, muhafazakarlığın her yeri ele geçirdiği bir Türkiye'de futbolun da Sivasspor egemenliğine geçmesini engelledi. Bu sene büyük umutlarla sezona başlayan Galatasaray ve Fenerbahçe dökülürken, Beşiktaş sürekli çeşitli sürprizlerle heyecanımızı sürdürüyor.Kim düşünürdü Beşiktaş gibi renksiz (takım rengindeki renksizliğiyle övünen üstelik) bir takım futbolun geleceği olacak?Şahsen ben Beşiktaş'ın cazibe merkezi olabilme ihtimalini Pascal Nouma'yı yolladıklarında ebediyen kaybettiğini düşünmüştüm.Mustafa Denizli'nin karizması o renksizliği yok edecek kadar kuvvetli demek ki...Neyse...Benim sözüm buraya kadar... Beşiktaşlılık hakkında görüşleri olan daha iyi biri var.Beşiktaş heyecanı en iyi yaşayan gazeteci atv Haber'in yayın yönetmeni Erdoğan Aktaş. Bizzat gözümle Manchester United maçında gördüm. Kendinden geçiyor.Hazır Beşiktaşlılık moda olmaya başlamışken Erdoğan Aktaş'ın 'Beşiktaşk' hakkındaki görüşleriyle baş başa bırakıyorum sizi...***'Sevgili Oray, Manchester notlarını okudum. Gerçekten çok güzel detaylar gözlemlemişsin. Bir de beni, 'En fanatik Beşiktaşlı gazeteci' olarak değerlendirmişsin. Teşekkür ederim. Beşiktaş ile ben yan yana, güzel. Bu şekilde kurulmuş bütün cümlelere hayranlık duyarım zaten. Aşk. Beşiktaşk.'Ancak şaka bir yana, şunu belirtmek isterim ki, 'Beşiktaşlılık fanatizm değil, realizmdir.' Çünkü biraz düşününce sen de bana hak vereceksin ki, 'Aslolan hayattır, hayat da Beşiktaş.' Zaten renkleri de öyle değil mi? Siyah ve Beyaz. Hayatın kendisi gibi yani. Beşiktaş sevgisi, çıplak bir gerçekliktir ve o alanda griye yer yoktur. Siyah. Beyaz.'Biliyorum ki, beni anlamakta zorlanıyorsun, ancak sana şöyle bir örnek verebilirim. Hani o muhteşem gecede, Old Trafford'dan ayrıldıktan sonra güle oynaya galibiyeti kutlamaya gitmiştik ya. Arkadaşların bazıları şampanya içmişti. Sen bana martini ısmarlamıştın. Kadehler kaldırıldı. O mutluluk hali -belki de en çok benim- hücrelerimize yayılırken, aynı dakikalarda Adana'da bir anne, o muhteşem gol sonrası, başka planlar yapmış.'Sabah galibiyetin coşkusuyla kalkıp, siyah beyaz eşofmanlarını giymiş. Muhtemelen yatmadan önce de, formasını öper o anne, evladını öper gibi. Benim gibi yani. Çünkü her gece öyle yatarım ben. Önce evlatlarımı öperim, sonra formamı. Öyle ya, uyuyup uyanmamak var. 'O anne de bir gün uyanmış ve kalktığında evladının acı haberini almış, Şırnak'ta şehit olmuş oğlu. İşte bizim o kadar eğlendiğimiz, birlikte kahkahalar attığımız gecede, anne de planlarını yaparak evladını yanına, mezarlığa koşmuş, Elinde Beşiktaş forması, oğluna anlatmış o muhteşem geceyi. Çünkü o da biliyormuş, yaşasa, sokaklara çıkarmış oğlu, 'Beşiktaş sen bizim her şeyimizsin' diye bağırarak. 'Mezar taşına eğilmiş, elleriyle silerken mermeri, Beyaz'ı anlatmış oğluna, kendisi siyahlar içindeyken. O coşkuyu, o duyguyu...'Ya Sevgili Oray, böyledir işte Beşiktaş sevgisi. Ölümle yaşamı ayıran çizgi, siyahla beyazı ayıramaz. Ve gerçek Beşiktaş sevgisi, siyahla beyaz gibi, ölümle yaşam gibi gerçek bir duygudur. Sadece bir doksan dakikanın coşkusu değil, hayatın kendisidir. 'Bu yüzden ki sevgili Oray, Beşiktaş sevgisi fanatizm değil, realizmdir. Hayatın kendisi gibi yani.'Anlıyorsun değil mi?'

1 yorum:

pascalhakan dedi ki...

son yıllarda en güzel beşiktaş yazılarından biri